haysevhak - Haberler
 

Ana Sayfa
Örnek Alt Sayfa
Gazete
Anketler
Galeri
Link listesi
Ziyaretçi defteri
İletişim
Haberler
Top liste

5199 sayılı hayvanları koruma kanunu değişiklik teklifi Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, 11 Eylül'de Başbakan Erdoğan tarafından imzalanarak meclis başkanlığına sunulmuştu. Tasarıdan satırbaşları şöyle: * Sahipsiz hayvanlar barınaklarda kısırlaştırılıp aşılandıktan sonra sahiplendirilinceye kadar ormanlık alanlarda kurulacak "doğal hayat parklarına" yerleştirilecek. * İl ve ilçe merkezlerinde "ev ve süs hayvanı" sahipleri hayvanın barınma koşulları, ihtiyaçları, sağlığı ve insan, hayvan sağlığı ve çevreye verebileceği zararları önleyici tedbirler konusunda eğitim alacak. * Evde barındırılabilecek hayvan sayısı Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle belirlenecek. * "Sahipsiz ve güçten düşmüş" hayvanlar, mevcut 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda öngörülen durumlarda öldürülebilecek. * Mevcut yasada hayvanların deneylerde kullanılmasının önünü açan 9. maddeye, bu deneylerin "denek hayvanı kullanım sertifikası" alan araştırmacılar tarafından yapılabileceği ifadesi ekleniyor. * Hayvanlarla ilgili yasakların düzenlendiği maddedeki "Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak" ifadesi "Hayvanlara işkence yapmak" olarak değiştirilirken, hayvanları başıboş bırakmak, ev hayvanı satışı yapılan yerlerde yırtıcı, saldırgan ve zehirli hayvan satmak ve işkenceyle hayvanın ölümüne sebebiyet vermek yasaklar arasına giriyor. * Mevcut yasada "tehlike arz eden hayvanlar" olarak tanımlanan Pitbull Terrier, Japanese Tosa cinsi köpeklere, yeni tasarıyla Dogo Argentino ve Fila Brasileiro cinsi köpekler de ekleniyor. * "Tehlikeli" olarak tanımlanan köpeklere sahip olanlar, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde barınaklara teslim etmek zorunda kalacak.
Hayvan Deneyleri Gerekli Mi?
yerel hayvan koruma görevlisi Burçin TEZCAN tarih 28.06.2014, 10:45 (UTC)
 Hayvan deneylerinin bilimsel sahtekarlık olduğunu söyleyerek deneylerin tarifsiz işkence ve katliamlara dayanan gerçek yüzü deşifre edildi.
Tüm dünyada hayvan deneylerine karşı duruş gün geçtikçe arttığından Türkiye'de böyle bir iç karışıklık oluştu. Konuya girmeden önce şunu belirtmeliyim: Hayvanlara yapılan zülümler tıpkı ırkçılık, faşizm, kölelik gibi birgün tarihin kanlı sayfalarında yerini alacak, utançla anılacak. Çünkü, yasa 10 bin yıllık kayıtlı tarihe yada bilimsel ilerlemeciliğe indirgenemez. Çünkü bu insana ait olduğu söylenen "insani"(?) değerlerle bağdaşmıyor. Yeryüzüne lime lime edilen insanlık, deneylerinde hayvanların gözlerini oyarak gerçeğin özüne ineceğini sanan da, gerçekte mahvettiği o gözlerin içinde saklı !

- " MESELA BİZE YAKIN OLMADIĞI İÇİN BİR TAVŞANI GÖZLERİNİ KÖR EDİP, KAFALARINA DELİK AÇABİLME HAKKINI KENDİMİZDE NASIL GÖRÜYORUZ ? " EVET BUNUN BİR CEVABI VAR: İnsanılık için ! Katledilen 10 milyonlarca can... Araştırmalarda ekranda korkunç büyüklükte geçen rakamlar dikkat çeker. 11 milyon, 10 milyon, 9 milyon, 8 milyon... Bunlar sadece İngiltere gibi gelişmiş (?) bir ülkenin, bir yılda yaptığı katliamların sayısı.
İngiltere en gelişmiş ülke (?) Hayvan katliamı yapılan yerdir. Hayvan deneyleri sırasında fotoğraf koymazlar. Nedeni görenlerin empati yapmaması içindir. Kullanılan görseller, eğlenceli ve alaycı resimlerden seçilmiştir. Gerçek bir deney hayvanı fotoğrafı saklanır. Suç, acı, zulüm, acımasızlık saklanır.
 

GERÇEK KAZANAN KİM ?
Av. Mustafa ÇAKI tarih 26.06.2014, 08:32 (UTC)
 GERÇEK KAZANAN KİM ?

Lütfen Sonuna Kadar Okuyun

19.06.2014 günü TBMM Çevre Komisyonunda, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda değişiklik öngören hükümet tasarısı üzerine büyük tartışmaların yaşandığı, önergelerin havada uçuştuğu bir ortamda yapılan toplantıda, yasa tasarısı genel kurula sevk edilmek üzere son şeklini aldı. Ortaya çıkan son metne göre yeryüzü yaşamını paylaştığımız dostlarımız adına önemli adımlar atıldığı görülse bile, bu yasanın meclis genel kurulundan geçmeden son şeklini alamayacağı bilinciyle ve biz hukukçuların klasik refleksi olan tedbirci anlayışla bütün hayvan korumacıları bir zafer havasına girmeden temkinli ve hayvan aleyhine tüm eylemlere karşı tedbirli olmaya davet ediyoruz.

Bu toplantıda oluşan metin, değişiklikler ve gelinen son durum hakkında kısaca bilgi verirsek;

1-) Biz hayvan korumacıların çok önem verdiği 6. madde üzerinde ; yapılan son değişiklikle doğal yaşam parkı ile başlayarak besleme odağı ile devam eden sokak hayvanlarını şehirden uzaklaştırma ve ileri vadede yok etme projesinin yasa metninden çıkarıldığı görülmekte.
Yasanın bu maddesi " müşahade altına alınan ve sahiplendirilemeyen (kısırlaştırılıp aşıları tamamlandıktan sonra) sokak hayvanlarının alındıkları yere bırakılmaları şeklinde düzenlendi. Fakat bu yerlerin camii, okul, hastane, çocuk parkı gibi yoğun nüfuslu yerler olamayacağı belirtildi. Bu noktada akla ister istemez "peki neresi" sorusu geliyor. Memleketimizde 15 m2 çimen ve 2 salıncak kondurularak park adı verilen oluşumların, camilerin adım başı olduğu bir ortamda sokak hayvanları nereye bırakılacak ?

Cami bahçeleri ve parklar, özellikle büyük şehirlerimiz gibi ürkütücü trafik yoğunluğu yaşayan yerlerde kediler başta olmak üzere sokak hayvanlarımızın sığındıkları nefes alanlarıdır. Diğer yerler çoğunlukla araçlarca gasbedilmiştir. Bu şekliyle 6. madde "istisnalar"la yumuşatılarak adeta bypass edilmiştir. Maddenin ileride gerçek anlamda uygulanması halinde oluşacak durumun vehameti ortada iken buna zafer dememiz mümkün değildir. Önceden hayvanların bu alanlardan toplatılması için belediyelere yapılan şikayetler, 5199 sayılı yasanın 6. maddesi uyarınca karşılıksız kalır ve-veya toplama yapılırsa yetkililerin hukuki sorumluluğu doğarken şu andan itibaren bir kişinin şikayeti ile birlikte bu bölgelerde hayvan bırakılmayacak ve bu tamamen de yasal bir uygulama olacaktır. Evet bir adım öncesine göre daha iyi gözükmekle beraber uygulamalarla oluşabilecek ihlaller düşünüldüğünde bu madde üzerine mücadeleye devam etmek elzemdir.

2-) Petshoplara ilişkin yasaklama kanun metnine yansımıştır. Bu ciddi bir kazanım olmakla beraber malesef bu konuda lobilerin etkin çalışmasıyla bu kurumların üretim çiftliklerinden sanal yolla satış yapabilmelerine imkan tanınmıştır. Aslında evcil hayvan satışının yasaklanmadığı, petshop'ların bir nevi komisyoncu sıfatıyla sistemde varlığını sürdürdüğü bir manzara devam etmektedir. Ve bu konudaki lobilerin bilinen gücü ve ortadaki ticari rant genel kurulda tasarının bu maddesinin yumuşatılması endişesini hala yaşatmaktadır.

3-) Malesef tüm çabalara ve muhalafetimize rağmen 5199 sayılı yasanın 9. maddesi yasada korunmuştur. Amacı ve adı hayvanları koruma olan bir kanun metninde, hayvanların yaşamsal hakları üzerinde insana açıkça ihlal yetkisi veren bir düzenleme asla olmamalıdır. Tüm ısrarlara rağmen yasanın bu maddesi korunmuş ama deney ile ilgili olarak Avrupa birliği direktifleri ve prensiplerinin (3R Prensibi) esas alınacağı metne yansıtılmıştır. İleride detaylı olarak belirteceğimiz üzere 3R prensibi Hayvan refahı kavramı içerisinde hayvanların insan yararı adına göreceği eziyetlerin bir şemasından başka bir şey değildir.

Hepimizde infial uyandıran sokak hayvanlarının deneylerde kullanılmasına müsade eden yönetmeliği lav edecek bir metin burada tartışılmış ve ısrarlı talepler sonrasında yasanın yasakları içeren 14. maddesine " sokak hayvanları ve bakımevlerindeki hayvanların deneylerde kullanılması yasaktır" hükmü getirilmiştir. Fakat deneylerde kullanılan diğer bütün dilsiz canlıların kaderi aynen muhafaza edilmiştir. Bazen bakamadığınız o dehşet görüntüler değişmemektedir. Acı aynen sürecektir. Ve bu acı 5199 sayılı Hayvanları koruma kanununa dayalı olarak yasal olarak sürecektir.

Bir kazanım olsa da "Hiç olmazsa sokak hayvanlarını kurtardık" diye sevinerek kalanların ölümüne seyirci kalmaya devam etmek kabul edilemez.
ASLINDA SEVİNDİĞİMİZ DURUM YASA TASARISINDAN ÖNCEKİNDEN FARKLI BİR HUKUKİ STATÜ DEĞİLDİR. YASA KOYUCU ŞUBAT AYINDA BİR YÖNETMELİK ÇIKARTARAK YÖNLENDİRMESİNİ YAPMIŞ ŞİMDİ DE BU YÖNETMELİĞİ LAV EDECEK BİR ADIM İLE BU MADDEDİN YANİ DENEYİN YASADA YER ALMASINI SAĞLAMIŞTIR. BURADA BİZCE ASLI KAZANAN VE SEVİNEN YASA KOYUCUDUR.

4-) Yasanın 19. Maddesinde yapılan olumlu değişiklikle nüfusu 100 Binin üzerinde olan yerlerde sahipsiz hayvanlar için bakımevi hastane vb. yerlerin kurulması işlemleri belediyeler bırakılarak bu kurumlara bakanlık tarafından mali destek sağlanacağı belirtilmiş ise de komisyon görüşmelerinde Mardin Vekili Sn. Erol DORA’nın haklı bir şekilde Türkiye gerçekleri içerisinde nüfusu 50 Binden az olan bir çok ilçenin hayvanlarının durumu ile ilgili olarak sorduğu soru ve talepler karşılıksız kalmıştır. Halbuki bu pek çok ilin yaşadığı bir sorun olarak karşımızdadır. Bakımevi olmayan bu ilçeler hayvanlarını yasal olmayan usullerle toplayarak b.şehir yada bakımevi olan ilçe sınırlarına boşaltmaktadır. Buna karşı bir önlem olarak bu ilçelerde de en azından aşılama ve kısırlaştırma yapabilecek bir klinik düzeyinde oluşum uygun görülmemiştir.

5-) 11.06. 2014 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda Adıyaman vekili Mehmet Metiner’in son dk önergesiyle yasaklar kapsamından çıkarılan hayvanlı sirkler ve yunus parkları konusu yeniden görüşülmüş, ve bu yasanın yayımlanma tarihinden itibaren bu tesislerin yenisinin kurulması yasaklanmıştır. Fakat mevcudiyetini sürdüren tesislerin hakları korunmuştur. Bu tesislerin kapasite genişletmesi yasak kapsamına alınmış ve devirleri bakanlık iznine tabi tutulmuştur.

Aslında bu lobi yine kazanan olmuştur. Mevcut Yunus parkları adeti ve içlerindeki hayvan sayısı düşünüldüğünde acının yüzünde değişen bir yön yoktur. Bu lobinin gücü düşünüldüğünde buralarda yaşamını yitiren hayvanların yerine yenilerinin konup konmadığının denetlenmesi çok zor olacak ve buralarda insan mutluluğu ve sözde hayvan sevgisi adına süren esaret devam edecektir. Bu yönüyle sevinilecek bir kazanımdan söz edilemez.

6-) Yunus parklarında konulan yasak hayvanat bahçelerinden esirgenmiş ve bu kurumlar yasaklanmamıştır. Çocuklara hayvan sevgisi "aşılamak" gibi komik bir gerekçeyle korunmuştur. Hayvanların doğuştan gelen yaşam haklarına açıkça aykırılık içeren ve hayvanı insan menfaati uğruna esaret altına alan hayvanat bahçesi kavramının; adı hayvanları koruma kanunu olan bir kanunda yeri olamayacağı ısrarla tarafımızca belirtilmesine rağmen bu madde oylanarak kabul edilmiştir. Asıl itibarıyla bu madde 5199 sayılı yasanın 4-f bendine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Bu madde kapsamında “Yabani hayvanların yaşama ortamlarından koparılmaması, doğada serbestçe yaşayan bir hayvanın yakalanıp özgürlükten yoksun bırakılmaması esastır.” Ama kabul edilen bu değişiklikle hayvan esareti yasal kılınmıştır. Ve üstüne eski kanuna ek olarak tüzel kişiliklerin bu tesisleri kurmalarına izin verilmiştir. Üzücü olan bütün bunların yine hayvan sevgisini başta çocuklar olmak üzere topluma aşılama gerekçesiyle yapılmasıdır.

7-) Yasada yapılan olumlu bir değişiklik ve kazanım ise hayvanlara karşı işlenen şiddet suçunun kabahat tanımından çıkarılmasıdır. Bu kapsamda “ sahipsiz bir hayvanı kasten öldüren 4 ayda n 3 yıla kadar, hayvanlara işkence yapmak, cinsel ilişki de bulunmak 3 aydan 2 yıla kadar hapis” cezası ile cezalandırılacaktır. Hayvana “ kasıtlı olarak kötü davranan, psikolojik acı çektiren aç ve susuz bırakan, sokağa terk eden, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakan” a karşı öngörülen yaptırımların para cezası olarak öngörülmüş olması ciddi bir eksikliktir.

Bütün hayvan korumacılar gibi cezalar bize de yetersiz görünse de bu suçların kabahatler tanımından çıkması önemli bir gelişmedir.

Biraz önce belirttiğimiz üzere hayvanseverlerin tek vücut halinde gösterdikleri tepkiler sonucu yasamaya bir ses gönderilmiştir. DUYARLI BAZI VEKİLLERİN DESTEĞİ İLE ŞU ANDA SADECE BİR NEFES ALINMIŞTIR. ANCAK HENÜZ BU YASA GENEL KURULDAN GEÇMEMİŞTİR VE ORADA VERİLECEK BİR ÖNERGEYLE YENİDEN KATLİAM YASASINA DÖNÜŞMESİ MÜMKÜNDÜR. Çok iyi bilinmelidir ki hayvanlar için mevcut tehlike geçmemiştir. İnşaatları tam gaz süren Kısırkaya , Ömerli, Kayseri, Trabzon ve diğer yerlerdeki beton hapislerin yapımı sonlandırılmamıştır. Toplama maddesi bypass edilecek şekilde "istisnalar"la yumuşatılmıştır. Fakat yukarıda dikkat çektiğimiz noktalar düşünüldüğünde uygulamada tamamen hayvanların aleyhine dönebilecek bir formdadır. Hayvanların ve gerçek hayvanseverlerin en çok mağdur olduğu hayvanların tahliyesi konusu tartışılamamıştır bile.
Netice olarak bizce geçen aydan çok farklı durum yoktur. Devletin hayvan aleyhine klasik refleksi nedeniyle mücadele rehavet olmadan devam etmeli, sosyal medyadan, basından ve bilinen tüm demokratik kanallardan verilecek tepkiler ile hayvanların sesi olunmalıdır.
Bu süreçte bu yasaya karşı tepkisiz kalmayarak sivil insiyatifle çok güzel bir duruş ve eylem süreci yaşatan hayvan korumacılara,STK’lara duyarlılık sergileyen vekillere süreci yaşayan bütün barolar adına yürekten teşekkür ederiz. Sizlerin varlığı hukukçular olarak bizleri mücadelede daha da kararlı ve inançlı kılmaktadır.
AMA ISRARLA YiNELEMEK İSTERİZ Kİ ;
Sürecin bu aşamasında hiçbir şey güllük gülistanlık görülmemelidir. Önemli adımlara rağmen bir zafer ortamı yoktur. Ucu açık, belirsiz birçok konu hala havada asılı durmaktadır. Komisyonda anılan bu maddelerin değiştirilmesi meclis genel kurulunda yeniden hayvan aleyhine önergeler verilmeyeceği anlamına gelmemektedir. Genel kurul süreci bu şekilde ısrarlı vaziyette müdahil olabileceğimiz bir süreçte değildir.
Bu sebeplerle bundan sonraki süreçte aynı kararlılıkla ve inançla mücadele hayvan hakları adına sürdürülmelidir.
 

veganlığa davet
vegan topluluğu age tarih 26.06.2014, 08:29 (UTC)
 Vegan olmak hayvanları kurtarmaz, vegan olmak normal olan birşeydir kimsenin başka bir bireyi sömürmeye ve yemeye hakkı yoktur.
Siz vegansınız diye hiçbir kesimhane yada yumurta fabrikası veya sirk sömürüyü durdurmaz. Bunların amacı bunu yaparak para kazanmaktır.
Hayvanlar ancak hayvan özgürlüğü mücadelesi ve hayvan özgürleştirme eylemleri kurtarır.

Şu ana kadar dünyanın herhangi bir yerinde insanlar vegan oldu diye sömürü durmuş mu ? buna şahit oldunuz mu ? halkın büyük çoğunluğunun vejetaryen olduğu Hindistan'ı ele alalım sanıyorsunuz ki orada hayvan katliamı azalacaktır değil mi ? hayır ! MC Donalds oraya önce vejetaryen olarak girdi ve daha sonra reklam yaparak ve bilim insanlarını ve doktorları kullanarak insanları et yemeye ikna ettiler her yere hamburger reklamları astılar, şimdi Hindistan'da artık et lokantaları ve restoranları birer birer açılıyor. İnsanlar et yemeye geçiyor. İşte kapitalizm böyle çalışır. Etrafınızdaki bir kaç veganı hesaba katarak mücadelenin iyi gittiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz çünkü dünya tarımı yok edip hayvancılığa doğru ilerliyor. Yaşadığımız şu ülkede bile tarım bölgeleri birer birer yok ediliyor. Diren Vegan ın savunduğu madenlerden biri olan SOMA yı düşünün, orada insanlar normalde çiftçi imiş ama devlet tarım ürünü alış fiyatını düşürerek insanları madenlerde çalışmaya mecbur bırakmış. Bu dünyanın heryerinde böyle ilerliyor.

Diyelim ki ülkenin büyük kısmı vegan oldu, o zaman ne olur ? bu demektir ki talep eksiği var, talep eksiği olması durumunda devlet üretim fazlası olan ürünleri satın alarak üreticileri kurtarıyor ve endüstrinin sağlam kalmasını sağlıyor. Geçtiğimiz yıllarda üreticilerin elinde fazla süt vardı işte bu yüzden hükümet fazla sütü üreticilerden alarak okullara bedava dağıttı. Böylelikle süt endüstrisi zor durumdan kurtarılmış oldu. Aynı şekilde et endüstrisinde böyle bişey olduğu zaman devlet endüstriden fazla eti satın alarak askeri birliklere dağıtıyor ve et endüstrisini kurtarıyor.

Tabii ki insanları vegan olmaya davet etmeliyiz ama 'şu kadar insan vegan olursa et endüstrisi düşüyomuuuş' gibi yalanlarla kendinizi ve insanları kandırmaktan vazgeçin.

Kapalı kapılar ardında kadınlara şiddet uygulayan sözde şiddetsiz kişilerin yalanlarına kulak asmayın !

Şimdi değilse ne zaman ? biz değilsek kim ?
Söz hiçbirşeydir, Eylem herşey !
 

5199 yasasına hayır !!!
Mustafa �AKI tarih 26.06.2014, 08:27 (UTC)
 DURMA SES VER ............

5199 SAYILI HAYVANLARI KORUMA KANUNUNDAKİ TASARI DEĞİŞİKLİĞİNDEKİ UCU A�IK MADDELERİN HAYVANLARIN ALEYHİNE OLACAK ŞEKİLDE MECLİS GENEL KURULUNDA ONAYLANMAMASI İ�İN MİLLETVEKİLLERİNE EMAİL G�NDEREBİLİRSİNİZ, AYRICA TELEFON DA EDEBİLİRSİNİZ. MECLİS GENEL KURULU TOPLANTILARINDA TORBA YASALARIN ARALARINDA HAYVAN HAKLARININ ERİTİLMEMESİ İ�İN VEKİLLERE BU YASANIN NEDEN BU HALİYLE GE�MEMESİ GEREKTİĞİNİ E-MAİL- TWİTTER – FAX VB . T�M YOLLARLA BİR KEZ DAHA HATIRLATIN. BİZLERİN TANIMLAMASIYLA HAYVAN HAKLARI KANUNU, GER�EK ANLAMIYLA HAKLARI KORUYAN VE HAYVAN �ZG�RL�Ğ�N� ESAS ALAN , KORUMA G�REVİNİ TAM ANLAMIYLA YERİNE GETİREN BİR KANUN OLUNCAYA KADAR BU M�CADELEYE DEVAM EDİN.
 

<-Geri

 1 

Devam->

Bugün 190 ziyaretçi (602 klik) kişi burdaydı!
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol